The sun was on the point of rising in the east.
- Doğuda güneş doğmak üzereydi.
My dad died before I was born.
- Babam, ben doğmadan önce öldü.
We aren't born with the capacity to carry out a happy coexistence.
- Biz mutlu bir birlikteliği yürütme kapasitesi ile doğmadık.
Be born, get married, and die; always bring money.
- Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
The man was ashamed of being born poor.
- Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu.
Be born, get married, and die; always bring money.
- Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.
May I have your birth date?
- Doğum tarihinizi alabilir miyim?
My water broke on the evening of the predicted birth date.
- Önceden belirlenen doğum tarihinin akşamında suyum kesildi..
A sure method to be rich is to be born rich.
- Zengin olmak için kesin bir yöntem, zengin doğmuş olmaktır.
Life would be infinitely happier if we could only be born at the age of eighty and gradually approach eighteen.
- Sadece seksen yaşında doğabilseydik ve yavaş yavaş on sekiz yaşına varabilseydik, yaşamımız çok daha mutlu olurdu.
Today is June 18th and it is Muiriel's birthday!
- Bugün Haziran'ın 18'i ve bugün Muiriel'in doğum günü!
I got you a pen as a birthday present.
- Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.