doğma

listen to the pronunciation of doğma
التركية - الإنجليزية
rising

The sun was on the point of rising in the east. - Doğuda güneş doğmak üzereydi.

born of
birth
rising (of the sun, the moon, or a star)
born

I was not yet born when a war between Japan and the U.S. broke out in December 1941. - Japonya ve Amerika Birleşik Devletleri arasındaki bir savaşın patlak verdiği Aralık 1941'de henüz doğmamıştım.

My dad died before I was born. - Babam, ben doğmadan önce öldü.

emergence
resurrection
doğmak
{f} rise
doğmak
be born

Be born, get married, and die; always bring money. - Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.

doğma büyüme
native, born and bred
doğma büyüme
grassroots
doğma büyüme
native born
doğma büyüme
born and bred
doğma büyüme native of, born and bred
in (a place)
doğmak
{f} arise
doğmak
arrive
doğmak
born

The man was ashamed of being born poor. - Adam fakir olarak doğmaktan utanıyordu.

Be born, get married, and die; always bring money. - Doğmak, evlenmek ve ölmek, her zaman para getirir.

doğmak
{f} emerge
doğ
birth date

May I have your birth date? - Doğum tarihinizi alabilir miyim?

No one can have three different birth dates. - Hiç kimsenin üç farklı doğum tarihi olamaz.

doğmak
come about
doğmak
1.to be born
doğmak
begin
içine doğma
a hunch
içine doğma
premonition
doğmak
(Kanun,Ticaret) originate
doğmak
(Dilbilim) come out
doğmak
issue
doğ
be born

A sure method to be rich is to be born rich. - Zengin olmak için kesin bir yöntem, zengin doğmuş olmaktır.

If I were to be born a second time, I would like to be Canadian. - Ben ikinci kez doğacak olsam Kanadalı olmak isterim.

doğmak
dawn
doğmak
was born
doğmak
emanate
doğmak
result
doğmak
grow of
anadan doğma
in the altogether
anadan doğma
in the raw
anadan doğma
a stark naked, in the nude, in the buff; from birth, congenital
anadan doğma
1. stark naked. 2. from birth, naturally. 3. congenital
anadan doğma
in one's birthday suit
doğ
birth

Yesterday was my seventeenth birthday. - Dün onyedinci doğumgünümdü.

I got you a pen as a birthday present. - Doğum günü hediyesi olarak sana kalem aldım.

doğ
(abbr. for doğum)
doğ
on
doğmak
grow out of
doğmak
ensue
doğmak
(for the sun, the moon, or a star) to rise
doğmak
spring
doğmak
to be born; (güneş, ay) to rise; (gün) to dawn; to happen, to arise, to spring, to result
doğmak
to appear, arise
doğmak
break through
doğmak
(güneş) rise
doğmak
to occur (to). doğduğuna inanıp öldüğüne inanmamak (Konuşma Dili) to look on the bright side of something and refuse to look on its dark side. doğduğuna (bin) pişman tired of life, unhappy, miserable. doğduğuna pişman etmek to make (someone) regret the day he was born
içe doğma
foreboding
içine doğma
foreboding
içine doğma
presentiment
içine doğma
presage
salt doğma süreci
birth process
yeniden doğma
a new lease of life
yeniden doğma
palingenesis
yeniden doğma
regeneration
التركية - التركية
(Osmanlı Dönemi) yun. Fikir, rey
(Osmanlı Dönemi) Fls: Kat'i olarak ileri sürülen fikir
Doğmuş
Doğmak durumu
Doğmuş: "Vücut, sıtma nöbeti gibi sıcakla soğuğun karışmasından doğma garip ürpertilerle titriyordu."- R. N. Güntekin
Dünyaya gelme
Doğruluğu kesin olarak bilinmeyen haber
doğma büyüme
Başlangıçtan beri
doğma büyüme
Herhangi bir yerde doğup yetişmiş
Doğmak
(Osmanlı Dönemi) SADARE
anadan doğma
Çırılçıplak
anadan doğma
Doğuştan olan
doğmak
Zihinde birdenbire oluşmak
doğmak
Dünyaya gelmek
doğmak
Güneş, ay, yıldız ufuktan yükselerek görünmek: "Bir sabah güneş doğarken kafile yola çıktı."- R. N. Güntekin
doğmak
Ufuktan yükselerek görünmek
doğmak
Ortaya çıkmak, sonucu olmak: "Nezaket denen şey, kadının hanımlaşması ile beraber doğdu."- F. R. Atay
doğmak
Düşünce, hayal gibi şeyler zihinde birdenbire oluşmak
doğmak
Ortaya çıkmak, sonucu olmak
الإنجليزية - التركية

تعريف doğma في الإنجليزية التركية القاموس.

anadan doğma
bare-naked, bare-assed, bare-ass, in the altogether, in the buff, in the raw, raw, peeled, naked as a jaybird
doğma
المفضلات