I watched Jeb Bush as his brother spoke. He paid attention, grinned and laughed, even ad-libbed when called upon.
This is a great improvisation.
- Bu harika bir doğaçlamadır.
Improvisation is an integral part of jazz.
- Doğaçlama cazın ayrılmaz bir parçasıdır.
I called a few friends and we had an impromptu party.
- Birkaç arkadaşı aradım ve doğaçlama bir parti verdik.
He forgot part of his speech and had to ad-lib for a while.
- Konuşmasının bir bölümünü unuttu ve bir süre doğaçlama yapmak zorunda kaldı.