diyetçi

listen to the pronunciation of diyetçi
التركية - الإنجليزية
dietician
dietitian
dietitian,cian
diyet
{i} diet

The doctor instructed me to go on a diet. - Doktor diyet yapmam için talimat verdi.

She makes sure that her family eats a balanced diet. - Ailesinin dengeli bir diyet yaptığından emin.

diyet
{i} regime

I am adhering to a strict diet regimen. - Ben sıkı bir diyet rejimine bağlı kalıyorum.

diyet
(Tıp) fast
diyet
ransom
diyet
blood money
diyet
regimen

I am adhering to a strict diet regimen. - Ben sıkı bir diyet rejimine bağlı kalıyorum.

diyet
blood money, wergeld
التركية - التركية

تعريف diyetçi في التركية التركية القاموس.

Diyet
kan parası
Diyet
(Osmanlı Dönemi) MA'KULE
Diyet
kan pahası
DİYET
(Osmanlı Dönemi) Para, değer. Kıymet
DİYET
(Hukuk) Kısas istenmediği veya kısasın olanaksız olduğu durumlarda mal olarak verilen bedel
DİYET
(Osmanlı Dönemi) Kan bedeli. Yaralanan veya öldürülen bir kimse için en yakın vârisine ödenmesi şer'an hükmolunan para veya mal. Can pahası
diyet
Perhiz, rejim
diyet
Yoksa çolak kalacaktın."- Ö. Seyfettin
diyet
İslam hukukunca öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası: "Kolunun diyetini ben verdim
diyet
islam hukukuna göre öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para
diyet
Perhiz
diyet
İslâm hukukunca öldürme ve yaralamalarda suçlunun ödemek zorunda olduğu para veya mal, kan pahası, kan parası
diyetçi
المفضلات