Tom bölmek değil birleştirmek istedi.
- Tom wanted to unite not divide.
Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
Tom'un okul günü altı peryoda bölünmüştür.
- Tom's school day is divided into six periods.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
- The playground is divided into three areas by white lines.
Yol burada ikiye bölünür.
- The road divides here into two.
Oyun alanı, beyaz çizgiler tarafından üçe bölünmüş.
- The playground is divided into three areas by white lines.
Dünya üzerinde mutluluğu çoğaltmanın tek yolu onu bölmektir.
- The only way on Earth to multiply happiness is to divide it.
Öğretmen bu proje üzerindeki işi bölmemizi istiyor.
- The teacher wants us to divide the work on this project.
Video kamerana bir bakayım.
- Let me have a look at your video camera.
There is a great divide between us.
Stay on your side of the divide, please.
The divide left most of the good land on my share of the property.
... rather than 1 0, which is why we divide our days into two 1 2-hour blocks, ...
... goes into people’s mouths. Divide the world’s grain into six equal pieces. One ...