Haber onu çok rahatsız etti.
- The news disturbed her greatly.
Gürültü, benim uykumu rahatsız etti.
- The noise disturbed my sleep.
Haber onu çok rahatsız etti.
- The news disturbed her greatly.
Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm.
- I'm sorry to have disturbed you.
Seni rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to disturb you.
Onu rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to disturb her.
Rahatsız etme korkusuyla sizi aramadım.
- I didn't call on you for fear of disturbing you.
Sizi rahatsız etmediğimi umuyorum.
- I hope I'm not disturbing you.
Tom Mary'yi gece geç saatte rahatsız etmek istemedi, ama acil bir durumdu.
- Tom didn't want to disturb Mary so late at night, but it was an emergency.
Haber onu çok rahatsız etti.
- The news disturbed her greatly.
A school of fish disturbed the water.
... is mentally disturbed, and we've got to make sure they don't get weapons. But we ...
... who is mentally disturbed and we have got to make sure they don't get weapons. ...