Seni rahatsız etmek istemedim.
- I didn't mean to disturb you.
Seni rahatsız etmek istemedim.
- I didn't want to disturb you.
Polis, evindeki bir rahatsızlıkla ilgili raporlara cevap verdikten sonra Tom'u tutukladı.
- The police arrested Tom after responding to reports of a disturbance at his home.
Çalışırken beni rahatsız etmeyin.
- Don't disturb me while I'm studying.
Rahatsız etme korkusuyla sizi aramadım.
- I didn't call on you for fear of disturbing you.
Rahatsız etme korkusuyla sizi aramadım.
- I didn't call on you for fear of disturbing you.
Başkalarını rahatsız ettiklerini öğrendiklerinde yüksek sesle konuşuyorlardı..
- They are talking loudly when they know they are disturbing others.
A school of fish disturbed the water.
That guy causes a lot of trouble, you know, he's such a disturbance.