Tom'un dikkatini dağıtmasına izin verme.
- Don't let Tom distract you.
Lütfen işimi yaparken dikkatimi dağıtma.
- Please don't distract me from my work.
Bir eğlenceye ihtiyacım var.
- I need a distraction.
Ben bir oyalanma istiyorum.
- I want a distraction.
O, Tom'un dikkatini dağıtırken onun erkek arkadaşı onun cüzdanını çaldı.
- While she distracted Tom, her boyfriend stole his wallet.
Gürültü o çalışırken dikkatini dağıttı.
- The noise distracted him from studying.
Tom Mary'nin biraz telaşlı göründüğünü fark etti.
- Tom noticed that Mary seemed a little distracted.
Tom oldukça deli görünüyordu.
- Tom looked pretty distracted.
Tom hafiften deli gibi görünüyordu.
- Tom seems slightly distracted.
Tom biraz şaşırmış görünüyordu.
- Tom looked a little distracted.
Tom biraz şaşırmış görünüyor.
- Tom looks a little distracted.
Tom çok endişeli görünüyordu.
- Tom seemed distracted.
Üzgünüm, çok endişeliydim.
- Sorry, I was distracted.
Mary Tom'dan şarap şişesini açmasını istedi ve sonra kendinden geçmişken onu öptü.
- Mary asked Tom to open the wine bottle and then kissed him while he was distracted.
Bugün kendinden geçmiş görünüyorsun.
- You seem distracted today.
The crowd was distracted by a helicopter hovering over the stadium when the only goal of the game was scored.
It's true that the Copernican Systeme introduceth distraction in the universe of Aristotle.
We have to reduce distraction in class if we want students to achieve good results.
Poking one's eye is a good distraction from a hurting toe.
The incessant nightmares drove him to distraction.