Tom başka herhangi birinden çok farklı değil.
- Tom isn't very different from anybody else.
İsa su üzerinde mi yürüdü ve onu şaraba mı dönüştürdü? Hayır bu başka bir konu!
- Did Jesus walk over water and then turn it into wine? No, that's a different story!
Değişik ülkelerden geliyoruz.
- We come from different countries.
Tom değişik bir cevap verdi.
- Tom gave a different answer.
Senin fikirlerin benimkinden farklı.
- Your ideas are different from mine.
Bu düşündüğümden farklı.
- This is different from what I thought.
Senin yaptığından başka türlü yapardım.
- I would do it in a different way than you did.
Birçok astronom çeşitli farklı teknikler kullanarak Hubble sabitini ölçmek için çok çalışıyor.
- Many astronomers are working hard to measure the Hubble constant using a variety of different techniques.
Çeşitli farklı yollardan onun evine gidebilirsin.
- You can get to her house in a variety of different ways.
Jimmy'nin resimleri diğer insanlarınkinden farklıydılar.
- Jimmy's pictures were different from other people's.
O diğer çocuklardan her zaman farklıydı.
- He was always different from other children.
Filler üç farklı türe ayrılır.
- Elephants are divided into three different species.
Zehirli sarmaşık ve zehirli meşe bitkiler arasındaki nasıl ayrım yapacağınızı biliyor musunuz?
- Do you know how to differentiate between poison ivy and poison oak plants?