Bulaşıkları masadan kaldırdı.
- She removed the dishes from the table.
Kağıtları masadan kaldırdı.
- She removed the papers from the desk.
İlerlememize engel olan şeyler eninde sonunda kaldırıldı.
- The obstacles to our progress have been removed at last.
Ağaçlar parktan kaldırıldı.
- Trees have been removed from the park.
Fadıl'ın görevi onu dış dünyadan uzak tuttu.
- Fadil's job kept him removed from the outside world.
Onlar uzaklaştırılmalı.
- They must be removed.