O, kadınları anlamlı bir meşgale olmaktan daha ziyade tek kullanımlık zevk olarak görüyor.
- He regards women as disposable pleasures rather than as meaningful pursuits.
Gönüllüler tek kullanımlık bardaklarda çay dağıttı.
- Volunteers distributed tea in disposable cups.
Araştırma için mevcut az paramız var.
- We have little money available for the research.
Mevcut tek oda iki kişiliktir.
- The only room available is a double.
Şu anda müsait değilim.
- I'm not available right now.
Belediye Başkanı şimdi müsait değil.
- The mayor is not available now.
Bu gece için mevcut bir oda var mı?
- Is there a room available for tonight?
Müsait bir tur rehberi var mı?
- Is there a tour guide available?
Bu teklif beş gün için geçerlidir.
- This offer is available for five days.
Bu teklif sadece sınırlı bir süre boyunca geçerlidir.
- This offer is available for a limited time only.
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
Biletler Lions Kulübü üyelerinden elde edilebilir.
- Tickets are available from Lions Club members.
Yakında gazeteler kağıda basılmayacaklar. Onlar sadece internet üzerinden kullanılabilir olacak.
- Soon, newspapers won't be printed on paper. They'll only be available through the Internet.
Sözlük şimdi Android telefonlar için bir uygulama olarak kullanılabilir.
- The dictionary is now available as an app for Android phones.
Önümüzdeki hafta bir görüşme mülakatı için hazır mısınız?
- Are you available next week for a follow-up interview?
Öğle yemeği hazır olacak.
- Lunch will be available.
Rather than purchase an expensive razor he bought a packet of cheap disposable ones.