Şu kitaplar ekranda görüntülendi.
- Those books were on display in the window.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
Şu kitaplar ekranda görüntülendi.
- Those books were on display in the window.
O oğlan hiç korku göstermedi.
- That boy displayed no fear.
Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
- Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
Teşhirdeki mücevherler kayboldu.
- The jewels on display disappeared.
Benim kameranın görüntüsü bozuk.
- My camera's display is defective.
Bu web sayfası görüntülenemiyor.
- This web page can't be displayed.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
Şu kitaplar ekranda görüntülendi.
- Those books were on display in the window.
Cevaplar, anlama yetisinin farklı derecelerini gösterir.
- Answers display different degrees of understanding.
Kutlamalar muhteşem bir havai fişek gösterisi ile sonuçlandı.
- The celebrations culminated in a spectacular fireworks display.
O mükemmel bir davranış sergiledi.
- She displayed excellent behavior.
Onun en son çalışmaları geçici sergide.
- His latest works are on temporary display.
O asla öğrendikleri ile ilgili bir gösteri yapmadı.
- He never made a display of his learning.
O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
- In the contest he fully displayed what ability he had.
Fotoğrafları çeşitli Avrupa ve Amerika müzelerinde gösterimdedir.
- His pictures are on display in various European and American museums.
Bu bir dokunmatik ekran, onun üzerinde görüntülenen kontrolleri çalıştırmak için parmaklarını kullanabilirsin.
- This is a touchscreen, so you can use your fingers to operate the controls which are displayed on it.
O, yarışmada hangi yeteneğe sahip olduğunu gösterdi.
- In the contest he fully displayed what ability he had.
Tom cüzdanının içindekileri gösterdi.
- Tom displayed the contents of his wallet.
Dan, Alzheimer belirtileri göstermeye başladı.
- Dan began displaying symptoms of Alzheimer's.
The wearie Traueiler, wandring that way, / Therein did often quench his thristy heat, / And then by it his wearie limbes display, / Whiles creeping slomber made him to forget / His former paine .
The face is a particularly rich source for affect display, although other parts of the body may also be involved.
Lockheed 1011 Tristar, in markings of British European Airways, was a major attraction at the Farnborough air display.
They threw him round the displayed roots of the beeches, leapt when a puddle of water lay across the trail.
plasma-display television.
... on display. ...
... Maybe a car console has a display and maybe something ...