Çok ihtiraslı bir aşk macerasıydı.
- It was a very passionate love affair.
Ben işim hakkında hırslıyım.
- I'm passionate about my job.
Politika konusunda daima çok hırslı oldum.
- I have always been very passionate about politics.
Tutkulu olduğun bazı şeyler nedir?
- What are some things you are passionate about?
Onun pasta tutkusu var.
- She has a passion for cake.
Şiir sadece azap değildir; şiir sevgidir. Sıcak ve şehvetli tutkudur; o, devrim, romantizm ve hassasiyettir.
- Poetry is not just torment; poetry is love. It is warm and sensual passion; it is revolution, romance and tenderness.