Bulaşıkları yıkıyorum.
- I am doing the dishes.
Bulaşıkları yıkıyorum.
- I'm washing the dishes.
Bulaşıkları yıkıyorum.
- I'm washing the dishes.
Bulaşıkları yıkıyorum.
- I'm doing the dishes.
Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
- Put these dishes inside the drawer, please.
O mağazadan bir kamera, bir saat ve bazı yemek takımları satın aldık.
- We bought a camera, a clock and some dishes in that store.
Mary en iyi yemek takımlarını o dolapta tutar.
- Mary keeps her best dishes in that cabinet.
Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
- The breakfast dishes were still in the sink.
O her bulaşık yıkamada bir tabak kırar.
- She breaks a dish every time she washes dishes.
Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
- What kinds of meat dishes do you serve?
Aşçı her gün farklı yemekler hazırlar.
- The cook prepares different dishes every day.
Sabah kahvaltısı tabakları hâlâ lavabonun içerisindeydi.
- The breakfast dishes were still in the sink.
Tabakta birçok kurabiye bulunmasına rağmen, sadece üç tane yedim.
- Even though there were many cookies on the dish, I only ate three.
Vejetaryen yemekleri tavsiye edebilir misiniz?
- Can you recommend any vegetarian dishes?
Ne çeşit et yemeklerini servis yapıyorsunuz?
- What kinds of meat dishes do you serve?
Tam bulaşıkları kaldırdıktan sonra, Joan kapı zilinin çaldığını duydu.
- Just after putting away the dishes, Joan heard the doorbell ring.
Bu kapları çekmeceye koyun lütfen.
- Put these dishes inside the drawer, please.
Onursuzca yaşamaktansa ölmeyi tercih ederim.
- I would rather die than live in dishonor.
Belki bir Fransız yemeğini tercih ederdiniz.
- Perhaps you would have preferred a French dish.
After dinner they had to do the dishes.
a dish of stew.
this dish is filling and easily made.
It's your turn to wash the dishes.
I make my children do the dishes if they are impolite during dinner.