O kadar ürkmüştü ki yalınayak dışarı koştu.
- He was so startled that he ran outside barefoot.
Tom yalınayak yürümeye alışkın değildir.
- Tom isn't accustomed to walking barefooted.
Çıplak ayakla ateşin üzerinde yürüdü.
- He walked barefoot over the fire.
Bakın, çocuklar suyun içinde çıplak ayakla yürüyor.
- Look, the boys are walking barefoot in the water.
Tom daima çıplak ayaklıdır.
- Tom is always barefoot.
Çocuklar çıplak ayaklıydılar.
- The children were barefoot.