Very many religions promise life after death.
- Pek çok dinler ölümden sonra hayat vadediyor.
Certain religions are against organ donation.
- Bazı dinler organ bağışına karşıdır.
He got religion on his deathbed.
- O, ölüm döşeğinde dinine kavuştu.
I don't care about your race or age or religion.
- Irkın ya da yaşın ya da dinin umurumda değil.
Science is not a religion.
- Bilim bir din değildir.
Buddhism is a religion founded by the Indian Shakyamuni.
- Budizm Hintli Şakyamuni tarafından kurulmuş bir dindir.
We blew up a huge rock with dynamite.
- Dinamitle büyük bir kayayı havaya uçurduk.
Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
- Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
- Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.
I've lost my religious faith.
- Dinsel inancımı yitirdim.
The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
- Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
Atheism isn't a religious belief.
- Ateizm dinî bir inanç değildir.