Making money is his religion.
- Para kazanmak onun dinidir.
He got religion on his deathbed.
- O, ölüm döşeğinde dinine kavuştu.
I'd like to ease Tom's pain.
- Tom'un acısını dindirmek istiyorum.
Just give me something to ease the pain.
- Sadece ağrıyı dindirmek için bana bir şey ver.
The doctor gave him some drugs to relieve the pain.
- Doktor ağrıyı dindirmek için ona bazı ilaçlar verdi.
I want to relieve his anger.
- Öfkesini dindirmek istiyorum.
What's the difference between a religion and a cult?
- Bir dinle bir tarikat arasındaki fark nedir?
Is Buddhism a religion or a philosophy?
- Budizm bir din midir yoksa bir felsefe mi?
Dynamite fishing is extremely destructive to reef ecosystems.
- Dinamit balıkçılığı resif ekosistemler için son derece tahrip edicidir.
We blew up a huge rock with dynamite.
- Dinamitle büyük bir kayayı havaya uçurduk.
Unlike his sister, he has retained the religious faith his parents brought him up in.
- Kız kardeşinin aksine, o, ebeveynlerinin ona verdiği dini inancı korudu.
I've lost my religious faith.
- Dinsel inancımı yitirdim.
Atheism isn't a religious belief.
- Ateizm dinî bir inanç değildir.
The new law will deprive religious minorities of their right to vote.
- Yeni yasa dini azınlıkları oy verme haklarından mahrum edecek.
I need some medicine to kill the pain.
- Ağrıyı dindirmek için biraz ilaca ihtiyacım var.