dilenmek

listen to the pronunciation of dilenmek
التركية - الإنجليزية
beg

By law, begging in the street is forbidden. - Yasaya göre, sokakta dilenmek yasaktır.

to beg, plead for, ask for. dilenemez dilenci very poor person who can't make himself ask for help
bum
ask for alms
cant
to beg, to panhandle; to beg, to ask for
cadge
mump
to beg, be a beggar
panhandle
to beg
dile
{f} wish

It's an American tradition to make a wish on your birthday. - Doğum gününde dilek tutmak bir Amerikan geleneğidir.

She wished she had been born twenty years earlier. - O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.

dile
{f} wished

I wish I were what I was when I wished I were what I am. - Keşke olduğum gibi olmayı dilediğim zaman olduğum gibi olsam.

She wished she had been born twenty years earlier. - O, yirmi yıl önce doğmuş olmayı diledi.

dile
invoke
dile
{f} wishing

She sat next to him wishing she were somewhere else. - O, başka bir yerde olmayı dileyerek onun yanına oturdu

Wishing you a magical and memorable Christmas! - Fevkalade ve unutulmaz bir Noel dileriz!

dile
verbalized
dile
beg

Tom was beginning to wish he had stayed in the navy. - Tom donanmada kalmış olmayı dilemeye başladı.

Beggars can't be choosers. - Dilenciler seçici olamaz.

dile
articulates
dilenme
begging

The man went begging from door to door. - Adam kapı kapı dilenmeye gitti.

By law, begging in the street is forbidden. - Yasaya göre, sokakta dilenmek yasaktır.

biraz dilenmek
respire
merhamet dilenmek
(deyim) throw oneself at the feet
التركية - التركية
Sadaka istemek: "Cami kapısında avuç açar dilenirim de onun evine gitmem."- M. Ş. Esendal
Kendisini acındırarak bir kimseden bir şey istemek: "Gelip geçen otomobillerden pompa dilendiklerini gözümle gördüm."- R. N. Güntekin
Sadaka istemek
Kendisini acındırarak bir kimseden birşey istemek
dilencilik etmek
DİLE
(Osmanlı Dönemi) Gönül sahibi
DİLE
(Osmanlı Dönemi) f. Dil, gönül, kalb yürek
dilenme
Dilenmek işi
dilenmek
المفضلات