dilekçe

listen to the pronunciation of dilekçe
التركية - الإنجليزية
petition

Everyone at the meeting signed the petition. - Toplantıdaki herkes dilekçeyi imzaladı.

I'll sign the petition. - Ben dilekçeyi imzalayacağım.

request
(Ticaret) libel
prayer

Malcom killed Tom because he was tired of seeing his name in lots of prayers. - Malcom birçok resmi dilekçede onun adını görmekten usandığı için Tom'u öldürdü.

petition, written application
address
letter of application
application

Tom filled out the application for me. - Tom başvuru dilekçesini benim için doldurdu.

petition, application
petitioners
dilekçe veren
(Ticaret) petitioner
dilekçe verme
petitioning
dilekçe vermek
make a petition
dilekçe almak
receive a petition
dilekçe hakkı
(Hukuk) right of petition
dilekçe hakkı
(Kanun) right to petition
dilekçe ile
(Kanun) by petition
dilekçe sahibi
suppliant
dilekçe sahibi
suitor
dilekçe sahibi
supplicant
dilekçe sahibi
(Kanun) libellant
dilekçe vermek
to make a petition, to petition
dilekçe vermek
petition
dilekçe vermek
memorialize
dilekçe yazmak
write a petition
yüksek dilekçe kurulu
(Politika, Siyaset) ombudsman
daire şeklinde imzalanan dilekçe
robin
daire şeklinde imzalanan dilekçe
round robin
ihtiyari dilekçe
(Kanun) voluntary petition
mahkemeye dilekçe vermek
file a petition
التركية - التركية
Bir dileği bildirmek için resmî makamlara sunulan, imzalı ve adresli, pullu veya pulsuz yazı, istida, arzuhâl
Bir dileği bildirmek için resmî makamlara sunulan, imzalı ve adresli, pullu veya pulsuz yazı, istida, arzuhâl: "Dilekçeyi yazmaya başlamadan önce Zeliş'in nüfus cüzdanını inceledi."- N. Cumalı
(Osmanlı Dönemi) RUK'A
(Hukuk) ARZUHAL
ruka
arzuha
istida
DİLEKÇE
(Osmanlı Dönemi) Bak: İstida
dilekçe
المفضلات