If you drive carelessly, you will miss your turn.
- Eğer dikkatsizce sürersen, sıranı kaçıracaksın.
He carelessly forgot the camera on the bus.
- Kamerayı dikkatsizce otobüste unuttu.
He survived an accident last year, but still drives recklessly.
- Geçen yıl bir kaza atlattı ama yine de dikkatsizce araç kullanıyor.
He drove carelessly and had an accident.
- Dikkatsizce sürdü ve bir kaza geçirdi.
Science can be dangerous when applied carelessly.
- Dikkatsizce uygulandığı zaman bilim tehlikeli olabilir.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
- Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
Everything should be done with the greatest caution.
- Her şey en büyük dikkatle yapılmalı.
He cautioned me against being careless of my health.
- O beni benim sağlığıma karşı dikkatsiz olmama karşı uyarıda bulundu.
Tom didn't take Mary's age into consideration.
- Tom Mary'nin yaşını dikkate almadı.
You should take her illness into consideration.
- Onun hastalığına dikkat etmelisin.
Tom was mindful of my warning.
- Tom uyarıma dikkat etti.
He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
Everyone has gone towards the ruin regardless of warnings.
- Herkes uyarıları dikkate almadan harabeye doğru gitti.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
If he'd been there, he'd have told you to mind your manners.
- Orada olsaydı, hareketlerine dikkat etmeni söylerdi.
While driving, mind the potholes.
- Araba sürerken, çukurlara dikkat et.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
I'm the type who likes to think things over very carefully.
- Şeylerin üzerinde çok dikkatlice düşünmeyi seven tipim.
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
I hope my mistake will escape his notice.
- Hatamın onun dikkatinden kaçacağını umuyorum.
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Recent advances in medicine are remarkable.
- Tıptaki son gelişmeler dikkat çekiyor.
There was nothing worthy of remark at the fair.
- Fuarda dikkate değer bir şey yoktu.
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
Do we need to watch out for tigers around here?
- Buradaki kaplanlara dikkat etmeli miyiz?
Kate took careful notes on the history lecture.
- Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.
You need to take note of this!
- Buna dikkat etmelisin!
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
It's my fault that the cake was burned. I was talking on the phone and didn't notice the time.
- Kekin yanması benim hatamdır. Telefonda konuşuyordum ve zamana dikkat etmedim.
I didn't notice the light turn red.
- Işığın kırmızıya döndüğüne dikkat etmedim.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.