Sami was very watchful.
- Sami çok dikkatliydi.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
Tom asked Mary to be attentive during meetings.
- Tom Mary'den toplantılar sırasında dikkatli olmasını rica etti.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Tom moved cautiously.
- Tom dikkatli bir şekilde taşındı.
As far as Bob is concerned, anything goes. By contrast, Jane is very cautious.
- Bob'a kalırsa, bir şey dönüyor. Buna karşılık, Jane çok dikkatli.
You should be more thoughtful of your safety.
- Güvenliğiniz hakkında daha dikkatli olmalısın.
We all need to pay closer attention to what Tom says.
- Hepimiz Tom'un söylediklerini daha dikkatli dinlemeliyiz.
He wants to keep a close eye on the rules.
- O kuralları dikkatlice takip etmek istiyor.
I need to be more alert.
- Benim daha dikkatli olmam gerekiyor.
Be alert when you cross a busy street!
- İşlek bir caddeden geçerken dikkatli ol.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
Béla takes his son to school every day, because he is a mindful father.
- Béla oğlunu her gün okula götürür, çünkü o dikkatli bir baba.
If you want to be a newspaperman, you have to be observant.
- Gazeteci olmak istiyorsan dikkatli olmalısın.
I think I'm very observant.
- Sanırım çok dikkatliyim.
Being careful and diligent is necessary, but not sufficient for passing this course.
- Dikkatli ve çalışkan olmak gereklidir, fakat bu kursu geçmek için yeterli değildir.
Listen carefully and do exactly what I tell you.
- Dikkatlice dinle ve tam olarak sana söylediğimi yap.
The doctor thinks carefully before deciding what medicine to give.
- Doktor, hangi ilacı vereceğine karar vermeden önce dikkatlice düşünür.
If you're not careful, you might slip and fall on the icy steps.
- Eğer dikkatli olmazsan ,kayabilir ve buzlu basamakların üstüne düşebilirsin.
I did not want to attract attention.
- Ben dikkat çekmek istemiyordum.
Although many European researchers have studied ancient Persian literature in the nineteenth century, the new world is not paying attention to our contemporary literature.
- Birçok Avrupalı araştırmacılar on dokuzuncu yüzyılda eski Fars edebiyatı eğitimi almasına rağmen, yeni dünya çağdaş edebiyatımıza dikkat etmiyor.
We should proceed with great caution.
- Büyük bir dikkatle devam etmeliyiz.
Caution, the doors are now closing!
- Dikkat, kapılar şimdi kapanıyor.
You must be careful not to make him angry.
- Onu kızdırmamak için dikkatli olmalısın.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
I want to be cautious.
- Dikkatli olmak istiyorum.
I wanted to be cautious.
- Dikkatli olmak istedim.
I've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundayım.
Tom wants to be careful not to use too much water. His well is almost dry.
- Tom çok fazla su kullanmamak için dikkatli olmak istiyor. Onun kuyusu neredeyse kuru.
I have taken everything into consideration.
- Her şeyi dikkate aldım.
Out of consideration to the pig farming industry the name 'pig influenza' has been changed into 'influenza A(H1N1)'.
- Domuz yetiştiriciliği endüstrisini dikkate almazsak 'domuz gribi' adı 'A gribi (H1N1) olarak değişti.
No attention was paid to his warning.
- Onun uyarısına hiç dikkat edilmedi.
He paid attention to my warning.
- O, uyarıma dikkat etti.
He was fighting regardless of his wound.
- O, yarasını dikkate almadan dövüşüyordu.
She seldom pays regard to my advice.
- O, tavsiyemi nadiren dikkate alır.
You've got to be careful.
- Dikkatli olmak zorundasın.
I have to be careful from now on.
- Artık dikkatli olmak zorundayım.
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
You'd better be careful about going to her house.
- Onun evine gitme hakkında dikkatli olsan iyi olur.
I wasn't being mindful and got on a wrong bus by mistake.
- Dikkatli değildim ve yanlışlıkla hatalı otobüse bindim.
While driving, mind the potholes.
- Araba sürerken, çukurlara dikkat et.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Beware of falling rocks!
- Düşen kayalara dikkat edin!
You should be careful in choosing friends.
- Arkadaş seçerken dikkatli olmalısın.
He seldom gets sick because he is careful about his health.
- Sağlığı hakkında dikkatli olduğundan dolayı o nadiren hastalanır.
Look out! There's a truck coming!
- Dikkat! Buraya gelen bir kamyon var!
Look out for the wild dog!
- Vahşi köpeğe dikkat edin!
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
At last, they began to count down cautiously.
- Sonunda, dikkatlice geri saymaya başladılar.
In recent years, some Muslim countries have prospered and attracted the attention of the world.
- Son yıllarda, bazı Müslüman ülkeler zenginleşmiş ve dünyanın dikkatini çekmişlerdir.
Take heed of her advice.
- Onun tavsiyesine dikkat et.
Tom failed to heed warning signs.
- Tom uyarı işaretlerine dikkat edemedi.
Do your work with more attentiveness.
- Biraz daha dikkatli çalışır mısın?
Tom and Mary have achieved remarkable results using their new technique.
- Tom ve Mary, yeni tekniği kullanarak dikkat çekici sonuçlar elde ettiler.
She achieved remarkable results.
- O, dikkate değer sonuçlar elde etti.
Watch out mom, these are coming your way!
- Dikkatli olun anne, onlar size doğru geliyor.
Watch out for pickpockets.
- Yankesicilere dikkat et.
I advise you to be careful in making notes for the lecture.
- Dersi not alırken dikkatli olmanızı tavsiye ederim.
Kate took careful notes on the history lecture.
- Kate tarih dersinde dikkatle not tuttu.
The forest fire occurred through carelessness.
- Orman yangını dikkatsizlik yüzünden oldu.
If you go into the forest, watch out for the ogres who eat children!
- Eğer ormana giderseniz, çocukları yiyen canavarlara dikkat edin!
He took no notice of my advice.
- O, benim tavsiyemi dikkate almadı
Notice how the player uses his elbows.
- Oyuncunun dirseğini nasıl kullandığına dikkat edin.
Beware of pickpockets.
- Yankesicilere dikkat edin.
Beware! There's a car coming!
- Çok dikkat et! Gelen bir araba var!
Let the buyer beware.
- Alıcı dikkatli olsun.
Beware of the cockerel. It bites.
- Yavru horoza dikkat edin. O ısırır.