تعريف difficulties في الإنجليزية التركية القاموس.
- zorluklar
Rusya büyük finansal zorluklarla karşılaşıyor.
- Russia is facing great financial difficulties.
Ben çeşitli zorluklar gördüm.
- I have seen various difficulties.
- müşkülat
- müşkilat
- güçlükler
- difficulty
- güçlük
Yaşlı adam kaçtı ama güçlükle.
- The old man escaped, but with difficulty.
O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
- She had no difficulty in learning the poem by heart.
- difficulty
- zorluk
Otobüs durağını bulmakta çok zorluk çektik.
- We had much difficulty in finding the bus stop.
Planı gerçekleştirmede biraz zorlukla karşılaşacaksınız.
- You'll find some difficulty carrying out the plan.
- difficulties in water intake
- (Çevre) su girişi güçlüğü
- difficulty
- {i} sorun
Sorunu çözmede zorluk çektim.
- I had difficulty working out the problem.
Ben bu sorunu güçlükle çözdüm.
- I solved this problem with difficulty.
- difficulty
- düğüm
- difficulty
- müşkül
- difficulty
- sıkı
Herhangi bir sıkıntı içinde misin?
- Are you in any difficulty?
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
- difficulty
- gedik
- difficulty
- zorluk derecesi
- encounter the difficulties
- güçlüklerle karşılaşmak
- experience the difficulties
- zorluklarla karşılaşmak
- experience the difficulties
- güçlüklerle karşılaşmak
- meet a lot of difficulties
- akla karayı seçmek
- meet with difficulties
- zorluklarla karşılaşmak
- meet with difficulties
- güçlüklerle karşılaşmak
- overcome difficulties
- güçlükleri yenmek
- overcome the difficulties
- zorlukları aşmak
- overcome the difficulties
- sorunları atlatmak
- overcome the difficulties
- güçlükleri aşmak
- overcome the difficulties
- zorlukları geride bırakmak
- raise difficulties
- güçlük çıkarmak
- raise difficulties
- zora koşmak
- raise difficulties
- engel çıkarmak
- resolve the difficulties
- güçlükleri aşmak
- resolve the difficulties
- zorlukları aşmak
- resolve the difficulties
- sorunları atlatmak
- experience difficulties
- güçlükler
- in difficulties
- zorluklar
- difficulty
- {i} sıkıntı
Ben İngiltere'deyken İngilizce konuşmakta büyük sıkıntı yaşadım.
- When I was in England, I had great difficulty trouble in speaking English.
Eğer herhangi bir sıkıntın olursa, benden yardım iste.
- If you have any difficulty, ask me for help.
- difficulty
- be in difficulties parasız kalmak
- difficulty
- {i} külfet
- difficulty
- güç şey
- difficulty
- make veya raise a difficulty güçlük çıkarmak
- difficulty
- {i} meşakkat
- difficulty
- {i} sıkıntı, problem. make difficulties zorluk çıkarmak
- difficulty
- güçlük zorluk
- difficulty
- itiraz
- difficulty
- nazlanma
- difficulty
- {i} engel
- difficulty
- müşkülât
- difficulty
- güç
O, şiiri ezberlemede güçlük çekmedi.
- She had no difficulty in learning the poem by heart.
Soyut modern sanatı anlamada güçlük çekiyorum, özellikle Mondrian.
- I have difficulty understanding abstract modern art, especially Mondrian.
- difficulty
- çetinlik
- difficulty
- işkil
- difficulty
- açmazlık
- fight against difficulties
- zorluklarla mücadele etmek
- get out of difficulties
- düzlüğe çıkmak
- grapple with difficulties
- zorluklarla mücadele etmek
- make difficulties
- güçlük çıkarmak
- make difficulties
- zorluk yaratmak
- struggle against difficulties
- zorluklarla mücadele etmek