Ben sadece ağır bir hastalık atlattım.
- I just got over a severe illness.
Toplantıya katılamamamın nedeni şiddetli bir baş ağrımın olmasıydı.
- The reason I could not attend the meeting was that I had a severe headache.
Bu yıl şiddetli bir kış var.
- We have a severe winter this year.
Belediye başkanını sert bir biçimde eleştirdi.
- He severely criticized the mayor.
Jack çocuklarına çok serttir.
- Jack is very severe with his children.