Diyetisyenler yemek branşında uzmandırlar.
- Dieticians are experts in the food industry.
Kilo alacağı korkusuyla diyet yapıyor.
- She is on a diet for fear that she will put on weight.
Perhize başladığımdan beri çok kilo kaybettim.
- I've lost a lot of weight since I've been on a diet.
Çoğumuz dengeli yiyecek yemeyiz.
- Most of us don't eat a balanced diet.
Japonya'da ana yiyecek pirinçtir.
- The main diet in Japan is rice.
Ben sıkı bir diyet rejimine bağlı kalıyorum.
- I am adhering to a strict diet regimen.
Çok şişman olduğun için bir rejime başlamalısın.
- You must go on a diet because you are too fat.
Çok şişman olduğun için bir rejime başlamalısın.
- You must go on a diet because you are too fat.
Ben sıkı bir diyet rejimine bağlı kalıyorum.
- I am adhering to a strict diet regimen.
Meclis şimdi oturumda.
- The Diet is now in session.
Meclisteki milletvekilleri soruna bir çözüm bulmak için mücadele ediyorlar.
- Legislators in the Diet are struggling to find a solution to the problem.
Meclis şimdi oturumda.
- The Diet is now in session.
Beslenme ve sağlık arasında bir bağlantı var olmalı mı?
- Must there be a link between diet and health?
Tom bir dengeli beslenme yemeye çalışıyor.
- Tom tries to eat a balanced diet.
Tom diyet yapmak zorunda.
- Tom has to go on a diet.
I've been following a low-carb diet since June.
We all know of celebrities who go on starvation diets so they can wear size zero clothes.
they will diet themselves, feed and live alone.
He's been reading a steady diet of nonfiction for the last several years.
The diet of the Giant Panda consists mainly of bamboo.
... I'm a big fan of a healthy diet. ...
... her crazy sexy diet. ...