After his knee repair, he could walk without pain.
- Dizinin onarımından sonra, o ağrı olmadan yürüyebiliyordu.
He approached and fell on his knees.
- O yaklaştı ve dizlerinin üzerine düştü.
I like to wear my skirts knee length.
- Eteklerimi diz boyu giymeyi severim.
His car was stuck in knee-deep snow.
- Arabası diz boyu kara gömüldü.
He was knee-deep in snow.
- O diz boyu karın içindeydi.