التركية - الإنجليزية
تعريف di̇nami̇k في التركية الإنجليزية القاموس.
- dinamik
- dynamics
- dinamik
- dynamic
Culture plays a dynamic role in shaping an individual's character, attitude, and outlook on life.
-Kültür bir bireyin karakterinin, davranışının ve hayata bakış açısının şekillenmesinde dinamik bir rol oynar.
Tom has a dynamic personality.
-Tom dinamik bir kişiliğe sahiptir.
- dinamik
- high pressure
- dinamik
- dynamic; dynamics
- dinamik altyordam
- dynamic subroutine
- dinamik atama
- dynamic allocation
- dinamik basınç
- dynamic pressure
- dinamik bellek
- dynamic memory
- dinamik benzerlik
- dynamic similarity
- dinamik denge
- dynamic balance
- dinamik direnç
- dynamic resistance
- dinamik durdurma
- dynamic stop
- dinamik döküm
- dynamic dump
- dinamik elektrik
- dynamic electricity
- dinamik frenleme
- dynamic braking
- dinamik gürültü
- dynamic noise
- dinamik hoparlör
- dynamic loudspeaker
- dinamik mikrofon
- dynamic microphone
- dinamik modülarite
- dynamic modularity
- dinamik mukavemet
- dynamic strength
- dinamik odaklama
- dynamic focusing
- dinamik sınama
- dynamic check, dynamic test
- dinamik tamponlama
- dynamic buffering
- dinamik test
- dynamic test
- dinamik yük
- dynamic load
- dinamik yükseklik
- velocity head
- dinamik öncelik
- (Bilgisayar,Teknik) dynamic priority
- dinamik özellik
- (Havacılık) dynamic properties
- dinamik
- (Ticaret) nonconformist
- dinamik
- driving
- dinamik
- dynamical
- Dinamik
- vigorous
- dinamik
- dynamıcs
- canlı ve dinamik kimse
- devil
- felaket yardımı tepki timi; dinamik analiz ve yeniden planlama aracı
- (Askeri) disaster assistance response team; dynamic analysis and replanning tool
- psiko-dinamik teori
- psychoanalytic theory
- sismik dinamik karakteristik
- seismic dynamic characteristic
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف di̇nami̇k في التركية التركية القاموس.
- (Osmanlı Dönemi) Fls: Sâbitin zıddı olarak bir kuvvet tesiriyle dâim hareket halinde bulunan ve bulunduran, bir değişmesi, bir oluşu olan. Hareketle birlikte te'sirli kuvveti de olan
- (Osmanlı Dönemi) Hareket eden, durup dinlenmek bilmeyen, hareketli
- (Osmanlı Dönemi) yun. Cisimlerin hareketleriyle bunları meydana getiren sebebler arasındaki alâkayı araştıran mekanik ilminin bir kolu
- dinamik
- Devimsel
- dinamik
- Canlı, etkin, hareketli
- dinamik
- Canlı, etkin, hareketli: "Önce bir şey kotarmak, sonra bunun üzerine konuşulanlara kulak vermek, düzeltmek, daha olumlu, daha dinamik, daha sağlıklı bir yoldur kanısındayım."- H. Taner
- dinamik
- Devinimbilim
- dinamik
- Mekaniğin kuvvet, hareket, enerji arasındaki ilişkilerini inceleyen dalı, devim bilimi
- dinamik analiz
- Çözümleme konusu yapılan veya modele dâhil edilen değişkenlerin zaman içindeki değişmelerinin de dikkate alındığı yöntem
- Dinamik
- devim bilimi
- Dinamik
- devinimbilimi