diğeri

listen to the pronunciation of diğeri
التركية - الإنجليزية
other one

Tom has two brothers. One lives in Boston and the other one lives in Chicago. - Tom'un iki erkek kardeşi var. Biri Boston'da diğeri Şikago'da yaşar.

This hotel is better than the other one. - Bu otel diğerinden daha iyi.

other

George has two cousins; one lives in Germany and the other in Switzerland. - George'un iki kuzeni var; biri Almanya'da ve diğeri İsviçre'de yaşıyor.

She's got two cats. One's white and the other is black. - Onun iki kedisi var. Biri beyaz ve diğeri siyah.

another

Each house is near another. - Her ev diğerine yakındır.

He frequently jumps from one topic to another while he is talking. - O konuşurken çoğunlukla bir konudan diğerine atlar.

the other one
diğer
other

80% of all English words come from other languages. - Tüm İngilizce sözcüklerin %80'i diğer dillerden gelmiştir.

All the other languages are easier than Uighur. - Diğer tüm diller Uygurca'dan daha kolaydır.

diğer
another

He lit another cigarette, but immediately put it out. - Diğer sigarayı yaktı fakat onu derhal söndürdü.

Each house is near another. - Her ev diğerine yakındır.

diğer
other; different; another
diğer
forth
diğer
{s} different

Our teacher also said that her wedding wouldn't be the same as other people's; we asked how it would be different, but she didn't say. - Öğretmenimiz ayrıca düğününün diğer insanlarınki ile aynı olmayacağını söyledi;biz nasıl farklı olacağını sorduk fakat o söylemedi.

Tom was always different from other children. - Tom diğer çocuklardan her zaman farklıydı.

diğer
(Bilgisayar) others

You must not depend so much on others. - Diğerlerine çok fazla bağımlı olmamalısın.

Some months have thirty days, others thirty one. - Bazı aylar otuz çeker, diğerleri otuz bir.

diğer
(Bilgisayar) alternate
diğer
(Bilgisayar) miscellaneous
diğer
(Bilgisayar) special

Three other people were singled out for special praise. - Diğer üç kişi özel övgü için seçildi.

diğer
(Bilgisayar) more

The original and the copy are easily distinguished since the one is much more vivid than the other. - Biri diğerinden çok daha canlı olduğundan, orijinal ve kopya kolayca ayırt edilirler.

Why have the apes evolved more than other animals? - Maymunlar niçin diğer hayvanlardan daha çok evrim geçirdi?

diğer
(Bilgisayar) accent

The other kids at school made fun of him because of his strange accent. - Garip aksanı yüzünden okuldaki diğer çocuklar onunla dalga geçti.

diğer
second

My youngest brother has two children from his first marriage, and another child from his second. - En küçük erkek kardeşimin ilk evliliğinden iki çocuğu var, ve diğer çocuk ikinci evliliğinden.

I lost a glove. Now what should I do with the second one? - Eldivenin tekini kaybettim. Şimdi diğer tekiyle ne yapmam gerekiyor?

diğer
hetero-
diğer
alternative

Did you consider other alternatives? - Diğer alternatifleri dikkate aldın mı?

I can't believe that you aren't at least willing to consider the possibility of other alternatives. - Diğer alternatiflerin ihtimalini düşünmek için zerre kadar istekli olmadığına inanamıyorum.

diğer
farther
Diğer
alternate, alternative
bir tarafı içbükey diğeri dışbükey mercek
meniscus
bir yüzü düz diğeri dışbükey olan
plano convex
bir yüzü düz diğeri içbükey olan
plano concave
diğer
altered
diğer
other, the other
التركية - التركية
Ötekisi, başkası
diğer
Başka, özge, öteki, öbür
diğer
Başka, özge, öteki, öbür: "Diğer misafirlerimle meşgul olamadım."- Ö. Seyfettin
diğeri
المفضلات