Bağımlılık yapan bütün ilaçlar, beyinde dopamin salgılanmasını arttırır.
- All drugs of addiction increase the release of dopamine in the brain.
Sigara içmek bir alışkanlık değil ama bir bağımlılıktır.
- Smoking is no habit but an addiction.
Tom ve Mary çok özverili ebeveynlerdir.
- Tom and Mary are very devoted parents.
Facebook sayesinde, sinsice izlemek artık birkaç özverili hayranın kalesi değildir ama yoğun ev kadını için bile oldukça uygun bir yüksek otomasyonlu görevdir.
- Thanks to Facebook, stalking is no longer the bastion of a few devoted enthusiasts, but a highly automated task convenient enough even for the busy housewife.
Tom ve Mary ikisi de ebeveynlerine çok bağlılar.
- Tom and Mary are both very devoted parents.
Tom ve Mary birbirlerine çok bağlılar.
- Tom and Mary are very devoted to each other.
Leyla'ya göre Fadıl sadık bir koca.
- To Layla, Fadil is a devoted husband.
Biz evlendiğimizden beri o sadık bir aile babası oldu.
- Since we got married, he's become a devoted family man.
Leyla babasına adanmıştı.
- Layla was devoted to her father.
Sigara içmek alışkanlık değildir; bir bağımlılıktır.
- Smoking is not a habit; it's an addiction.
Sigara içmek bir alışkanlık değil ama bir bağımlılıktır.
- Smoking is no habit but an addiction.
O, gönüllü faaliyetine kendini adamış.
- She devoted herself to the volunteer activity.
Emekli olduktan sonra, Teresa kendini yetimlerin bakımı için adamış.
- After retirement, Teresa devoted herself to caring for orphans.
Tom ve Mary fedakâr ebeveynlerdir.
- Tom and Mary are devoted parents.
Fadıl ve Leyla'nın ikisi de çok fedakar anne babalardı.
- Fadil and Layla were both very devoted parents.