التركية - الإنجليزية
تعريف devirme في التركية الإنجليزية القاموس.
- knock down
- tipped
- turn over
- transposition
- knockdown
- upset
- turnover
- overturning, upset
- overturn
- overturning
- downthrow
- devirmek
- topple
- devir
- cycle
- devir
- period
- devir
- transfer
- devir
- era
- devirme matris
- (Bilgisayar) transposition
- devirme dikme
- (İnşaat) hinged stanchion
- devirme ekipmanı
- tipper equipment
- devirme kuvveti
- overturning force
- devirme kızağı
- tilting cradle
- devirme mandalı
- tilt-up catch
- devirme manivelası
- regulator throw-over catch
- devirme momenti
- turning moment
- devirme momenti
- (Mekanik) tilting moment
- devirme platformu
- tipping platform
- devirme silindiri
- tilt cylinder
- devirme tamponu
- tilt stop
- devirme tertibatı
- (Otomotiv) tilting device
- devirme tertibatı
- tipper
- devirme yavaşlatıcı
- tipping inhibitor
- devirme şalter
- tumbler switch
- devir
- {i} age
- devir
- rotation
- devir
- epoch
- devir
- takeover
- devir
- {i} turnover
- devirmek
- knock
- devirmek
- subvert
- devirmek
- take down
- devirmek
- upset
- devirmek
- knock down
- devirmek
- overturn
- devirmek
- bring down
- devirmek
- {f} tip
- devir
- cyclic
- devir
- turnaround
- devir
- turning over
- devir
- conveyance
- devir
- tour
- devir
- dashpot
- devir
- vintage
- devir
- (Bilgisayar) cyclic process
- devir
- demise
- devir
- saecular
- devir
- (Latin) transferre
- devir
- disposition
- devir
- {i} reign
- devirmek
- floor
- devirmek
- turn
- devirmek
- toss off
- devirmek
- lay
- devirmek
- knock out
- devirmek
- revolutionise
- devirmek
- get down
- devirmek
- over
- devirmek
- fell
Their job is to fell the dead trees.
-Onların işi kurumuş ağaçları kesip devirmek.
- devirmek
- cut something down
- devirmek
- blow down
- devirmek
- drink down
- devirmek
- make
- devir
- revolution
- devir
- {f} overturn
The angry mob overturned cars and smashed storefront windows.
-Öfkeli kalabalık, arabaları devirdi ve mağazaların önündeki camları kırdı.
- devir
- knock over
- devir
- circuit
- devir
- time
Times are tough. Try to be strong!
-Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- devir
- times
Times are tough. Try to be strong!
-Devir kötü. Güçlü olmaya çalış!
- devir
- {f} upset
- devir
- circulating
- devir
- tip over
- devir
- turn
- devirmek
- roll
- devirmek
- knock over
- devirmek
- topple over
- devirmek
- tilt over
- devirmek
- turn over
- devirmek
- tip over
- devir
- revs
- devirmek
- to topple
- devir
- (Hukuk) circulation, cession
- devir
- gyration
- devir
- era, epoch, period; reign
- devir
- rounder
- devir
- take over
- devir
- circulation
- devir
- period, epoch, era, age
- devir
- currency
- devir
- Eyre
- devir
- spin
- devir
- tour, circuit
- devir
- release
- devir
- circumvolution
- devir
- alienation
- devir
- revolution, turn
- devir
- disposal
- devir
- assignation
- devir
- cycle; period
- devir
- grant
- devir
- revolving, turning
- devir
- assignment
- devir
- cession
- devir
- circle
- devir
- rev
- devir
- volta
- devir
- rpm
- devir
- rps
- devir
- overthrown
- devir
- overthrow
- devir
- {i} transference
- devir
- overthrew
- devirmek
- to finish (reading a book)
- devirmek
- overset
- devirmek
- strike down
- devirmek
- to knock over, turn over, turn upside down; to upset, capsize
- devirmek
- crumple
- devirmek
- (içki) shift
- devirmek
- chop down
If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
-Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
- devirmek
- capsize
- devirmek
- to knock back, toss off (a drink) in one go
- devirmek
- to tilt (something) to one side
- devirmek
- down
If I had eight hours to chop down a tree, I'd spend the first six hours sharpening the ax.
-Bir ağacı devirmek için sekiz saatim olsa, ilk altı saati baltayı bilemek için kullanırım.
- devirmek
- give smth. a tip
- devirmek
- defeat
- devirmek
- cut down
- devirmek
- (Hukuk) overthrow
- devirmek
- revolutionize
- devirmek
- to overthrow, overturn, depose, remove from power
- devirmek
- quaff off
- devirmek
- tilt
- devirmek
- knock back
- devirmek
- to overturn, to turn upside down; to upset; to topple; to knock down, to floor; to tip, to tilt to one side; to cut sth down; to overthrow, to subvert, overturn, to bring sb down; to drink down, to toss off, to down, to knock sth back; to lay, to make
- devirmek
- tumble
- devirmek
- cast down
- devirmek
- fling
- devirmek
- overbalance
- hükümeti devirme
- subversion
- hükümeti devirme
- overthrow
- iltifat ederken çam devirme
- left handed compliment
- kabin devirme mekanizması
- (Otomotiv) cab tilting mechanisms
- kabin devirme pompası
- cab tilt pump
- kabin devirme takozu
- cab tilt stop
- kesip devirme
- cutting down
- çam devirme
- gaffe
المصطلحات ذات الصلة
التركية - التركية
تعريف devirme في التركية التركية القاموس.
- Devirmek işi
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Bir şeyin diğerine teslimi
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Bazı ehl-i tarikatın dönerek ettikleri zikir, sema
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Müzikte, her ölçüye ve
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Bir şeyin çevresinde dolaşmak. Dönme
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Aktarma, bir şeyin bir kaptan veya bir yerden diğerine nakli
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Bir şeyi sonuna kadar okuyup bitirmek. Geçmiş dersleri hatırlama
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Seyahat. Bir memleketi dolaşmak
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Bir bölük veya takım askerin teftiş veya emniyeti muhafaza için dolaşması
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) (Devr) (C: Edvâr) Nakil. Birisinin uhdesinden diğerinin uhdesine geçirmek
- DEVİR
- (Osmanlı Dönemi) Bir şeyin kendi mihveri üzerinde dönmesi
- Devir
- (Hukuk) TEMLİK
- Devir
- çevrim
- Devir
- periyot
- Devirmek
- yıkmak
- devir
- Bir malın mülkiyetini veya bir mal üzerindeki hakkı bir başkasına geçirme
- devir
- (Osmanlı Dönemi) bak. teselsül
- devir
- Dönme, dönüş
- devir
- Aktarılma
- devir
- Bir görevin bir kimseden bir başkasına geçmesi
- devir
- Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, periyot
- devir
- Kendine özgü bir özellik taşıyan zaman parçası, dönem, periyot: "Bana sorarsanız devrimiz nasihat devri olmaktan çıktı."- B. Felek
- devir
- Dolaşma
- devir
- Sürekli ve düzenli değişme, çevrim
- devir
- Bir hareket, birbirinin aynı olan ve eşit zamanlarda yapılan başka hareketlerden oluştuğunda hareketlerin her biri veya bunların yapılması için geçen her zaman aralığı, periyot
- devirmek
- Ayakta veya dik duran bir şeyi düşürmek, yatay duruma getirmek
- devirmek
- Bir kitabı başından sonuna kadar okuyup bitirmek
- devirmek
- Bütünüyle içmek: "Birinci, ikinci ve üçüncü bardaklarını hep bu birlik konusuyla devirdiler."- N. Cumalı
- devirmek
- Bir yönetim organının veya başkanının yönetim gücünü zorla elinden almak
- devirmek
- Bütünüyle içmek
- devirmek
- Bir yana eğmek
- devirmek
- Bir kitabı başından sonuna kadar okuyup bitirmek: "... zengin bir tasvir ve izah yapabilmek için evde kitaplar devirdi."- M. Ş. Esendal