device used to take photographs; judge's private office

listen to the pronunciation of device used to take photographs; judge's private office
الإنجليزية - التركية

تعريف device used to take photographs; judge's private office في الإنجليزية التركية القاموس.

camera
{i} kamera

Bu kameralar Japonya'da üretilir. - These cameras are made in Japan.

Ben bu kamerayı dün aldım. - I bought this camera yesterday.

camera
{i} fotoğraf makinesi

Tom geçen ay yeni bir fotoğraf makinesi aldı. - Tom bought a new camera last month.

Tom yeni bir fotoğraf makinesi aldı bu yüzden eski olanını sattı. - Tom bought a new camera so he sold his old one.

camera
fotograf makinesi
camera
fotoğraf makinası

Fotoğraf makinasına gülümseyin lütfen! - Smile at the camera, please!

Kızım için yeni bir fotoğraf makinası alacağım. - I'm going to buy a camera for my daughter.

camera
in camera gizli celsede
camera
fotoğraf makinesi/kamera
camera
{i} hakimin özel odası
camera
{i} mahrem
camera
cameraman kameraman
camera
(Tıp) Kamara
camera
(Anatomi) oda, kamara örn: camera oculi anterior
camera
{i} gizli

Gizlilik konusu olarak banyolara kamera kuramazsınız. - You cannot install cameras in bathrooms as a matter of privacy.

Sami gizli kameralarını kontrol etti. - Sami checked his hidden cameras.

الإنجليزية - الإنجليزية
{i} camera
device used to take photographs; judge's private office
المفضلات