Everyone has a right to absence.
- Herkesin bir devamsızlık hakkı vardır.
War is the continuation of politics by other means.
- Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.
Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?
- Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Hiçbir bilgisayar yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
Prices continue to climb.
- Fiyatlar tırmanmaya devam ediyor.
Volvo is starting a new project Read more.
- Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.
There's more going on here than meets the eye.
- Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.
We'll resume the meeting after tea.
- Toplantıya çaydan sonra devam ederiz.
Tom resumed speaking.
- Tom konuşmaya devam etti.
He kept standing all the way.
- O yol boyunca ayakta durmaya devam etti.
The boy kept standing for a while.
- Çocuk bir süre durmaya devam etti.
Tom just kept running.
- Tom koşmaya devam etti.
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
But we carried on without him.
- Ama onsuz devam ettik.
The soldier carried on as if his wound was nothing.
- Yarası önemsizmiş gibi asker devam etti.
Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hala devam ediyor.
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
Please go on with your story.
- Lütfen hikayene devam et.
I was too tired to go on working.
- Çalışmaya devam edemeyecek kadar yorgundum.