The consumerist society contributes to a continuous increase in the amount of household waste.
- Tüketim toplumu ev atıklarındaki devamlı bir artışa katkı sağlıyor.
I write articles regularly.
- Devamlı, makaleler yazarım.
I have a persistent pain here.
- Burada devamlı bir ağrı var.
It has been raining for three days on end.
- Üç gündür devamlı yağmur yağıyor.
It snowed for days on end.
- Dört gün devamlı kar yağdı.
The bartender told me you were a regular here.
- Barmen bana senin burada devamlı bir müşteri olduğunu söyledi.
I'm a regular at a restaurant in this neighborhood. Let's have lunch there today.
- Bu çevredeki bir restoranda devamlı müşteriyim. Bugün orada öğle yemeği yiyelim.
Tom continually eats cake.
- Tom devamlı olarak pasta yiyor.
Carelessness causes frequent accidents.
- Dikkatsizlik devamlı kazalara neden olur.
Tom continually eats cake.
- Tom devamlı olarak pasta yiyor.
I have a persistent pain here.
- Burada devamlı bir ağrı var.
War is the continuation of politics by other means.
- Savaş, diğer yollarla siyasetin devamıdır.
Is early medieval glass production a continuation of Roman glass technology?
- Erken Ortaçağ cam üretimi Roma cam teknolojisinin bir devamı mıdır?
Regular attendance is required in that class.
- O sınıfta düzenli devam gereklidir.
I'm a regular at this gym.
- Bu spor salonunda devamlı müşteriyim.
I'm a regular at a restaurant in this neighborhood. Let's have lunch there today.
- Bu çevredeki bir restoranda devamlı müşteriyim. Bugün orada öğle yemeği yiyelim.
Mathematics is the part of science you could continue to do if you woke up tomorrow and discovered the universe was gone.
- Matematik, yarın kalkarsan ve evrenin gittiğini keşfedersen yapmaya devam edebileceğin, bilimin bir parçasıdır.
Prices will continue to rise.
- Fiyatlar yükselmeye devam ediyor.
There's more going on here than meets the eye.
- Burada devam eden göründüğünden daha fazlası var.
Volvo is starting a new project Read more.
- Volvo yeni bir projeye başlıyor. Devamını oku.
He resumed his work after a short break.
- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
They resumed walking.
- Onlar yürümeye devam ettiler.
The boy kept standing for a while.
- Çocuk bir süre durmaya devam etti.
It was all I could do to keep standing.
- Yapabildiğim bütün şey ayakta durmaya devam etmekti.
Is the play still running?
- Oyun hala devam ediyor mu?
None of the computers can continue to run with a burnt card.
- Bilgisayarların hiçbiri yanmış bir kartla çalışmaya devam edemez.
She carried on talking in spite of the loud noise.
- Yüksek gürültüye rağmen konuşmaya devam etti.
They carried on with the plan in spite of strong objections to it.
- Ona karşı güçlü itirazlara rağmen onlar plana devam ettiler.
Search operations are still underway.
- Arama operasyonları hala devam ediyor.
A man may die, nations may rise and fall, but an idea lives on. Ideas have endurance without death.
- Bir insan ölebilir, uluslar yükselip düşebilir, ancak bir düşünce yaşamaya devam eder. Düşünceler ölümsüz sürekliliğe sahiptir.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
Please go on with your study.
- Lütfen çalışmanıza devam ediniz.