He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
You have to go on without me.
- Bensiz devam etmelisin.
By all means. Go ahead.
- Kesinlikle. Devam et.
If you've got something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
If you have something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
Go ahead and unwrap your gift.
- Devam et ve hediye paketini aç.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
I've decided to continue studying.
- Ben eğitime devam etmek için karar verdim.
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
When the excitement died down, the discussion resumed.
- Heyecan azalınca,tartışma devam etti.
Tom resumed clearing the table.
- Tom masayı temizlemeye devam etti.
I see no point in continuing this conversation.
- Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.
Poverty prevented him from continuing his studies.
- Fakirlik onun çalışmalarına devam etmesini engelledi.
We've just got to keep going.
- Biz sadece gitmeye devam etmek zorundayız.
We gave the first step, now we just have to keep going.
- Biz ilk adımı attık, şimdi sadece devam etmek zorundayız.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
Tom continued to study French for another three years.
- Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.
Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
He kept on working all the while.
- O,her zaman çalışmaya devam etti.
It's useless to keep on thinking any more.
- Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.
Please keep on working even when I'm not here.
- Burada olmadığım zaman bile lütfen çalışmaya devam et.
Saturday is the pottery class I've been attending since last year.
- Cumartesi geçen yıldan beri devam ettiğim çömlekçilik dersidir.
Poverty prevented him from attending school.
- Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.