They are continuing to call.
- Onlar aramaya devam ediyor.
Lake Chad is continuing to shrink.
- Çad gölü küçülmeye devam ediyor.
The footprints continued down to the river.
- Ayak izleri nehire kadar devam ediyordu.
My father would not permit me to go on to college.
- Babam üniversiteye devam etmeme izin vermezdi.
He won't go on to graduate school.
- Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.
Go ahead and unwrap your gift.
- Devam et ve hediye paketini aç.
By all means. Go ahead.
- Kesinlikle. Devam et.
You are doing very well. Keep it up.
- Çok iyi yapıyorsun. Devam et.
By all means. Go ahead.
- Kesinlikle. Devam et.
If you have something to say, go ahead and say it.
- Söyleyecek bir şeyin varsa devam et ve söyle.
I've decided to continue studying.
- Ben eğitime devam etmek için karar verdim.
Tom continued to study French for another three years.
- Tom üç yıl daha Fransızca çalışmaya devam etti.
Tom just kept right on talking.
- Tom hemen konuşmaya devam etti.
He resumed his work after a short break.
- Kısa bir moladan sonra işine kaldığı yerden devam etti.
They resumed walking.
- Onlar yürümeye devam ettiler.
I see no point in continuing this conversation.
- Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.
Tom said investigations were continuing.
- Tom soruşturmaların devam ettiğini söyledi.
We have to keep going.
- Gitmeye devam etmek zorundayız.
Keep going straight through the village.
- Köyün içinden doğru gitmeye devam et.
Corporate bankruptcies continued at a high level last month.
- Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.
Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again.
- Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.
He kept on working all the while.
- O,her zaman çalışmaya devam etti.
Ken kept on singing that song.
- Ken o şarkıyı söylemeye devam etti.
I want to keep on living with him.
- Onunla yaşamaya devam etmek istiyorum.
Please keep on working even when I'm not here.
- Burada olmadığım zaman bile lütfen çalışmaya devam et.
Poverty prevented him from attending school.
- Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.
I really liked attending to that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break.
- Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.