devam edilemiyor

listen to the pronunciation of devam edilemiyor
التركية - الإنجليزية
(Bilgisayar) cannot continue
devam et
go on

In this world, it's difficult to go on behaving like a human being. - Bu dünyada insan gibi davranmaya devam etmek zordur.

He won't go on to graduate school. - Okuldan mezun olmak için devam etmeyecek.

devam et
go ahead!

By all means. Go ahead. - Kesinlikle. Devam et.

Go ahead and unwrap your gift. - Devam et ve hediye paketini aç.

devam et
keep it up

You are doing very well. Keep it up. - Çok iyi yapıyorsun. Devam et.

devam et
{f} go ahead

You should go ahead and do it, just like you said you would. - Devam etmelisin ve onu yapmalısın, tam yapacağını söylediğin gibi.

By all means. Go ahead. - Kesinlikle. Devam et.

devam et
(Bilgisayar) continue

The Cold War continued. - Soğuk Savaş devam etti.

Not only has eating with your fingers continued throughout the centuries, but some scholars believe that it may become popular again. - Parmaklarınızla yemek yemek sadece yüzyıllar boyu devam etmekle kalmadı, aynı zamanda bazı alimler onun tekrar popüler olabileceğine inanıyorlar.

devam et
(Bilgisayar) continue anyway
devam et
right on

Tom just kept right on talking. - Tom hemen konuşmaya devam etti.

devam et
(Bilgisayar) resume

When the excitement died down, the discussion resumed. - Heyecan azalınca,tartışma devam etti.

They resumed walking. - Onlar yürümeye devam ettiler.

devam et
{f} continuing

Poverty prevented him from continuing his studies. - Fakirlik onun çalışmalarına devam etmesini engelledi.

I see no point in continuing this conversation. - Bu konuşmaya devam etmenin amacı olmadığını anlıyorum.

devam et
keep going

Keep going straight through the village. - Köyün içinden doğru gitmeye devam et.

Stay cool and keep going. - Sakin ol ve gitmeye devam et.

devam et
{f} continued

Corporate bankruptcies continued at a high level last month. - Şirket iflasları geçen ay yüksek bir düzeyde devam etti.

The Cold War continued. - Soğuk Savaş devam etti.

devam et
kept going
devam et
kept on

Bill kept on crying for hours. - Bill saatlerce ağlamaya devam etti.

He kept on working all the while. - O,her zaman çalışmaya devam etti.

devam et
soldier on
devam et
keep on

It's useless to keep on thinking any more. - Artık düşünmeye devam etmek işe yaramaz.

Keep on working while I'm away. - Ben uzaktayken çalışmaya devam et.

devam et
{f} ongoing
devam et
{f} attending

I really liked attending to that school. Every day, Gustavo would bring the guitar for us to play and sing during the break. - Gerçekten o okula devam etmeyi sevdim. Gustavo bize mola sırasında oynamak ve şarkı söylemek için her gün gitar getirirdi.

Poverty prevented him from attending school. - Yoksulluk onun okula devam etmesini engelledi.

devam et
get on with it
devam et
soldieron
devam et
soldier#on
devam edilemiyor
المفضلات