Tom azimli ve çalışkan.
- Tom is determined and hard-working.
Tom azimli bir adamdır.
- Tom is a determined man.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
- I'd like to determine the value of this painting.
On yılımı alsa bile, işi başarmaya kararlıyım.
- Even if it takes me ten years, I am determined to accomplish the job.
Tom Mary'i öldürmeye kararlıydı.
- Tom was determined to kill Mary.
Avukat eylemin rotasını belirledi.
- The lawyer determined his course of action.
Seyahat için tarihi belirlediler.
- They determined the date for the trip.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
- Our lives are determined by our environment.
Bu tablonun değerini belirlemek isterim.
- I'd like to determine the value of this painting.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.