Tom azimli ve çalışkan.
- Tom is determined and hard-working.
Tom azimli bir adamdır.
- Tom is a determined man.
Onun kökenini belirlemek için orta çağlara geri gitmeliyiz.
- To determine its origin, we must go back to the middle ages.
Olayın nedenini belirlemek için bir gerçeği bulma komitesi kuruldu.
- A fact-finding committee was set up to determine the cause of the incident.
Sigara içmeyi bırakmaya kararlıyım.
- I am determined to give up smoking.
O, ne pahasına olursa olsun işi bitirmeye kararlıydı.
- He was determined to finish the work at any cost.
Halı fiyatı üç etken tarafından belirlenir.
- The price of the carpet is determined by three factors.
Seyahat için tarihi belirlediler.
- They determined the date for the trip.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Yaşamlarımız çevremiz tarafından belirlenir.
- Our lives are determined by our environment.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
Önce ne yapılacağına karar vermeliyiz.
- We should determine what is to be done first.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Bir kralın kızı olarak düşünülen ve büyük lüks içinde yetiştirilen Eleanor kocasıyla bu tersliği paylaşmaya karar verdi.
- Eleanor though the daughter of a king and brought up in the greatest luxury determined to share misfortune with her husband.
Yatmadan önce bu bulmacayı çözmeye karar verdim.
- I'm determined to solve this puzzle before I go to bed.