O, oyunu mutlaka kazanacak.
- He is certain to win the game.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
Niyetlerinizin güvenilir olduğuna eminim.
- I'm certain that your intentions are honorable.
Belirli bir ölçüde ona güvenebilirim.
- I can trust him to a certain extent.
Bu kitap belirli bir değere sahiptir.
- This book has a certain value.
Buraya ne zaman geldiği kesin değil.
- It is not certain when he came here.
O, kesinlikle cesaretsiz değildir.
- He is certainly not without courage.
Ted'in oyunu kazanacağı belliydi.
- Ted was certain of winning the game.
Belli bir noktadan sonra her şey biraz daha zor oldu.
- After a certain point, everything became a little more difficult.
Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly looks confident.
Herhangi bir şey hakkında emin değilim.
- I'm not certain about anything.
Tom kesinlikle bugün geleceğini herhangi birinin bilmesine izin vermedi.
- Tom certainly didn't let anyone know that he was arriving today.