Savaş kente ölüm ve yıkım getirdi.
- The war brought about death and destruction in the city.
Onlar söylenemeyecek miktarda ölüm ve yıkıma neden oldular.
- They caused an untold amount of death and destruction.
Günümüzde kendini kitle imha silahlarına karşı korumak mümkün değildir.
- Nowadays it's not possible to protect oneself against weapons of mass destruction.
Kitlesel imha hayali kuran insanlar, toplumun faydalı bir şey üretmemiş olduğunu düşünüyor.
- People who dream of mass destruction think that society hasn't constructed anything worthwhile.
Bölgenin sanayileşmesi çevresel tahribatı önlemek için çok dikkatli yapılmalıdır.
- Industrialization of the region must be carried out very carefully to avoid environmental destruction.
Bir nükleer savaş, insanlığın yok olmasına neden olacak.
- A nuclear war will bring about the destruction of mankind.
Ozon tabakasının tahrip edilmesi çevreyi etkiler.
- The destruction of the ozone layer affects the environment.
Bu yağışlı sezon çok tahrip getiriyor.
- This rainy season brings a lot of destruction.
Hükümet otuz yıl önce onların yok edilmesini emretti.
- The government ordered their destruction thirty years ago.
Amid the seemingly endless destruction, a single flower bloomed.
The destruction of the condemned building will take place at noon.
... ln the fiery blast of their own destruction, ...
... destruction which was really brought about by a desktop ...