Bu alan harap ediliyor.
- This area is devastated.
Hepimiz harap edildik.
- We were all devastated.
Tom harap edilmiş görünüyor.
- Tom looks devastated.
Tom sadece harap edilmişti.
- Tom was simply devastated.
Fadıl'ın haberi hastane personelini harap etti.
- The news of Fadil's death devastated the hospital staff.
İkinci Güneş Sistemi Savaşı ana gezegeni harap etti.
- The Second Solar System War devastated the home planet.