destitute of property; wanting in material riches or goods; needy; indigent

listen to the pronunciation of destitute of property; wanting in material riches or goods; needy; indigent
الإنجليزية - التركية

تعريف destitute of property; wanting in material riches or goods; needy; indigent في الإنجليزية التركية القاموس.

poor
{s} fakir

Fakir, çok az şeye sahip olan değildir fakat çok isteyendir. - Poor is not the one who has too little, but the one who wants too much.

Fakir olmayı zengin olmaya tercih ederim. - I prefer being poor to being rich.

poor
yoksul

O, yoksul insanlar için pek çok şey yaptı. - He has done many things for poor people.

Belgesel, yoksulların durumu hakkında bilinçlendirmek demektir. - The documentary is meant to raise consciousness about the plight of the poor.

poor
abalı
poor
aç biilaç
poor
az
poor
kalitesiz
poor
düşük kaliteli

Olağandışı düşük ısılar bu yıl düşük kaliteli pirinç hasatından sorumlu tutulmaktadır. - Unusually low temperatures account for the poor rice crop this year.

poor
kısır
poor
verimsiz

Verimsiz bir pirinç hasadı başımızı belaya sokacaktır. - A poor rice harvest will get us into real trouble.

poor
{s} kötü, beklenen düzeyde olmayan. i
poor
{s} zavallı, biçare
poor
(İnşaat) az, fakir, yetersiz
poor
{s} düşkün
poor
rahatsız i
poor
{s} fena
poor
poor farm fakirlere iş bulunan ve bakılan kurum
poor
kuru

Yoksul bir adamın oğlu olan Dan, bir üniversite eğitiminin hayalini kuruyordu. - Dan, the son of a poor man, dreamed of a university education.

poor
(sıfat) zavallı, fakir, düşkün, yoksul, sefil, perişan, verimsiz, çorak, zayıf (az), az, fena, kötü, naçizane
poor
sıhhati bozuk
الإنجليزية - الإنجليزية
poor
destitute of property; wanting in material riches or goods; needy; indigent

    الواصلة

    des·ti·tute of property; want·ing in ma·te·ri·al rich·es or goods; needy; in·di·gent

    النطق

المفضلات