Hayatta kalma arzusu ve ölüm korkusu artistik duygulardır.
- The desire to survive and the fear of death are artistic sentiments.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
Tom'un bazen diğer insanların güdülerini ve isteklerini anlama sorunu var.
- Tom sometimes has trouble understanding other people's motives and desires.
Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
- She has a desire to be wealthy.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.
- Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder.
Ben Tom'la buluşacağımı ummaya devam ettim.
- I kept hoping I'd meet Tom.
İşlerin iyileşeceğini ummaya devam ediyoruz.
- I keep hoping that things will get better.
Tom bir iş bulma ümidiyle Boston'a geldi.
- Tom came to Boston hoping to find a job.
Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
Yakında, arzu ettiğimiz şeye inanırız.
- We soon believe what we desire.
Barışı istemeyen kimse yok.
- There is no one who doesn't desire peace.
Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.
- We have a natural desire to want to help others.
Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
- Desire is a source of discontent. Try to control it.
Seri katil arzularının bir kölesiydi.
- The serial killer was a slave to his desires.
O arzularımın kadını.
- She is the woman of my desires.
You’re my heart’s desire.
I desire to speak with you.