Ben gülme arzumu bastıramadım.
- I could not subdue the desire to laugh.
Bugün seni görmeyi çok arzu ediyorum.
- I desire a lot to see you today.
Tom'un bazen diğer insanların güdülerini ve isteklerini anlama sorunu var.
- Tom sometimes has trouble understanding other people's motives and desires.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
- She has a desire to be wealthy.
Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.
- Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder.
Bazılarımız geriye kalanlarımızın arzu ettikleri şey oldukları zaman hariç, hepimiz hiçbirimizin olamadığını olmaya çalışırız.
- All of us try to be what none of us couldn't be except when some of us were what the rest of us desired.
Dan Linda'yı öldürmeyi arzu etti.
- Dan desired to kill Linda.
Yaşlı olmanın bir avantajı gençken almayı göze alamadığın her şeyi artık istememendir.
- One advantage of being old is that you no longer desire all the things that you couldn't afford to buy when you were young.
Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.
- We have a natural desire to want to help others.
Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
- Desire is a source of discontent. Try to control it.
Seri katil arzularının bir kölesiydi.
- The serial killer was a slave to his desires.
Herkes mutluluk arzular.
- Everybody desires happiness.
You’re my heart’s desire.
I desire to speak with you.
... that night, the wall screen knows the desires that you want, the kind of person you like ...
... What’s happening here is a shift in childbearing desires and action from quantity to quality ...