Arzu ettiğini kolaylıkla alabildi.
- She managed to get what she desired easily.
Ben gülme arzumu bastıramadım.
- I could not subdue the desire to laugh.
Tom'un bazen diğer insanların güdülerini ve isteklerini anlama sorunu var.
- Tom sometimes has trouble understanding other people's motives and desires.
Jane çikolataya olan tutkusunu durdurmalıdır.
- Jane must stop giving way to her desire for chocolate.
Onun zengin olmak için bir tutkusu var.
- She has a desire to be wealthy.
Şehvet, sahiplenme arzusunu doğurur. Sahiplenme de öldürme güdüsünü.
- Lust awakens the desire to possess. And that awakens the intent to murder.
Onun ölümünü arzu etmedi.
- She did not desire his death.
Dan Linda'yı öldürmeyi arzu etti.
- Dan desired to kill Linda.
Barışı istemeyen kimse yok.
- There is no one who doesn't desire peace.
Başkalarına yardım etmeyi istemeye doğal bir arzumuz var.
- We have a natural desire to want to help others.
Dilek memnuniyetsizlikten kaynaklanır. Bunu kontrol etmeye çalışın.
- Desire is a source of discontent. Try to control it.
O arzularımın kadını.
- She is the woman of my desires.
Herkes mutluluk arzular.
- Everybody desires happiness.
You’re my heart’s desire.
I desire to speak with you.
... per minute is evidence of this great continuing desire to ...
... international community's desire to punish, uh, Iran in particular. And what we've said ...