Müze görülmeye değer.
- The museum is worth a visit.
İsviçre, çok güzel bir ülkedir ve ziyaret edilmeye değerdir.
- Switzerland is a very beautiful country and well worth visiting.
Onun hayal edebileceğinden daha değerli bir yüzüğü var.
- She has a ring worth more than she can imagine.
Bunun ne kadar değerli olduğunu düşünüyorsun?
- How much do you think this is worth?
Bu otel rehber kitabın verdiği dört yıldızı hak etmekten uzaktır.
- This hotel is far from deserving the four stars the guidebook gives it.
Cannes'daki Carlton otelinden 40 milyon euro değerinde mücevherler çalındı.
- Jewels worth €40-million were stolen in Cannes from the Carlton hotel.
Yeni evrak sistemi 4.000$ değerinde.
- The new document system is worth $4,000.
Mary güveninize layık değildi.
- Mary was not worthy of your trust.
Aota güveninize layık değildi.
- Aota was not worthy of your trust.
the deserving poor.