ׁWe're measuring the depth of the river.
- Biz nehrin derinliğini ölçüyoruz.
We measured the depth of the river.
- Nehrin derinliğini ölçtük.
The depth of the crisis had been exaggerated.
In the depths of the night,.
How deep is this lake?
- Bu göl ne kadar derin?
The pond is 3 meters deep.
- Gölet üç metre derinliğindedir.
It had a profound effect on me.
- Benim üzerimde çok derin bir etkisi vardı.
This book profoundly impressed me.
- Bu kitap beni derinden etkiledi.
Layla had deep religious convictions.
- Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.