It shows the depth of his love for his family.
- Bu onun ailesine olan aşkının derinliğini gösterir.
This drama is missing something. All it is is a simple cautionary tale with no real depth.
- Bu dramada bir şey eksik.O gerçek derinliği olmayan basit ikaz edici bir masal.
The depth of the crisis had been exaggerated.
In the depths of the night,.
The Mississippi River is deep and wide.
- Mississippi Nehri derin ve geniştir.
How deep is this lake?
- Bu göl ne kadar derin?
Your questions are getting progressively more profound.
- Sorularınız giderek daha derinleşiyor.
She fell into a profound sleep.
- O derin bir uykuya daldı.
Layla had deep religious convictions.
- Leyla'nın derin dinsel inançları vardı.