That football is made of genuine leather.
- O futbol topu gerçek deriden imal edilmiştir.
A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
- Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
It was a cat starved to skin and bones.
- Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
Tom was nothing but skin and bone.
- Tom deri ve kemikten başka bir şey değildi.
Fadil fell deeply in love with a Muslim woman from Egypt.
- Fadıl, Mısırlı bir Müslüman kadına derinden aşık oldu.
He fell into a deep sleep.
- O derin bir uykuya daldı.