He buys and sells leather goods.
- O, deri eşyalar alır ve satar.
A pair of leather gloves is a must when you work with these machines.
- Bu makinelerle çalıştığında bir çift deri eldiven bir zorunluluktur.
It was a cat starved to skin and bones.
- Bir deri bir kemik açlıktan ölmüş bir kediydi.
Tom was nothing but skin and bone.
- Tom deri ve kemikten başka bir şey değildi.
She fell into a profound sleep.
- O derin bir uykuya daldı.
She fell into a deep sleep.
- O, derin bir uykuya daldı.