dengelenmiş

listen to the pronunciation of dengelenmiş
التركية - الإنجليزية
{s} balanced
poised
dengele
stabilize
dengele
{f} balance

I balanced my checkbook while you were washing clothes. - Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.

Many working mothers struggle to balance their home and work lives. - Birçok çalışan anneler ev ve iş hayatlarını dengelemek için mücadele ediyor.

dengele
{f} balanced

I balanced my checkbook while you were washing clothes. - Sen giysileri yıkarken ben çek defterini dengeledim.

dengele
balancing

Tom is good at balancing things on his head. - Tom şeyleri kafasında dengelemekle iyi.

dengele
offset
dengele
counterbalance
dengelenmiş
المفضلات