denetimli

listen to the pronunciation of denetimli
التركية - الإنجليزية
monitored; managed
restrained
under control, supervised
controlled
regulated
(Bilgisayar) checked
denetim
audit

This financial audit also includes an evaluation of the company's assets. - Bu mali denetim, aynı zamanda şirketin varlıklarının bir değerlendirmesini içerir.

denetim
supervision

You need supervision. - Denetime ihtiyacın var.

We can't leave Tom there without supervision. - Denetim olmadan Tom'u oraya bırakamayız.

denetimli atmosfer
controlled atmosphere
denetimli değişken
controlled variable
denetimli soğutma
controlled cooling
denetim
(Hukuk) inspection

All visitors are subject to inspection. - Tüm ziyaretçiler denetimine tabidir.

The inspection was quite perfunctory. - Denetim oldukça baştan savmaydı.

denetim
governance
denetim
(Bilgisayar) controls
denetim
censure
denetim
censorship
denetim
surveillance
denetim
(Ticaret) annual audit
denetim
(Ticaret) survey
denetim
(Kanun) custody
denetim
checking
denetim
check

This will serve as a check on their work. - Bu onların çalışmaları hakkında bir denetim olarak hizmet verecek.

I'll do a quick check. - Hızlı bir denetim yapacağım.

denetim
charge
denetim
controlling
denetim
test
denetim
control, check, supervision, inspection; audit; censure, censorship
denetim
review
denetim
control, supervision
denetim
superintendence
denetim
inspection; audit
denetim
discipline
denetim
(Hukuk) (bir yer, faaliyet yada insan topluluğu için kullanılılır) supervision
denetim
control

Tom left me in control. - Tom beni denetimde bıraktı.

I have everything under control. - Her şeyim denetim altında.

kira denetimli
rent controlled
التركية - التركية
Denetlenmiş olan
denetim
Denetleme işi, murakabe, kontrol: "Din ve ahlak eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında yapılır."- Anayasa
denetim
Denetleme işi, murakabe, kontrol
denetimli
المفضلات