denenmiş

listen to the pronunciation of denenmiş
التركية - الإنجليزية
proven
tested
approved
tried

Democracy is the worst form of government, except all the others that have been tried. - Denenmiş olan tüm diğerleri hariç, demokrasi yönetimin en kötü şeklidir.

applied
experimented
dene
{f} experienced

He was experienced in business. - O, işte deneyimliydi.

There is an urgent need for experienced pilots. - Deneyimli pilotlara acil bir ihtiyaç vardır.

dene
(Bilgisayar) try it
dene
{f} tried

He tried out that new machine. - O, o yeni makineyi denedi.

Quickly Sadako tried to fold the paper before she fell asleep. - Sadako uykuya dalmadan önce hızlı bir şekilde kağıdı katlamayı denedi.

dene
try out

I'd like to try out this new model before I buy it. - Bu yeni modeli satın almadan önce denemek istiyorum.

Tom said he was going to try out for his school soccer team. - Tom okul futbol takımı için deneyeceğini söyledi.

dene
{f} experiencing
dene
{f} trying

It is no use trying again. - Tekrar denemenin faydası yok.

Tom spent a lot of time trying to learn how to play the French horn. - Tom Fransız kornosunu çalmayı öğrenmeyi denemek için çok zaman harcadı.

dene
assay
dene
{f} try

Please try me for the job. - İş için beni deneyin, lütfen.

Linux is a free operating system; you should try it. - Linux ücretsiz bir işletim sistemidir, denemelisiniz.

dene
{f} experience

According to my experience, it takes one year to master French grammar. - Benim deneyimlerime göre, Fransızca dil bilgisini öğrenmek bir yıl alır.

From my own experience, illness often comes from sleeplessness. - Benim kendi deneyimlerinden, hastalık çoğunlukla uykusuzluktan kaynaklanıyor.

dene
{f} sample

Sami tried a few samples, but he didn't buy. - Sami birkaç örnek denedi ama satın almadı.

çok denenmiş
well-tried
الإنجليزية - الإنجليزية

تعريف denenmiş في الإنجليزية الإنجليزية القاموس.

dene
a sand dune by the seashore
dene
a valley, especially the deep valley of a stream or rivulet
dene
A sandy tract or dune by the seashore
dene
{i} narrow wooded valley; dune by the seashore
التركية - التركية

تعريف denenmiş في التركية التركية القاموس.

dene
Buğday
الإنجليزية - التركية

تعريف denenmiş في الإنجليزية التركية القاموس.

dene
deniz kıyısındaki kumlu yol
dene
{i} korulu derin vadi
dene
{i} kum tepeciği
dene
{i} kumlu sahil yolu
dene
deniz kenarında bulunan kumlu yol veya tepe
denenmiş
المفضلات