Sağlık, hastalık gelene kadar kıymetli değildir.
- Health is not valued till sickness comes.
O, her zaman karısının görüşlerine değer verir.
- He always values his wife's opinions.
O, onura her şeyden daha çok değer verir.
- He values honor above anything else.
Tom onu almadan önce bir ressam tarafından tabloya bir değer biçtirdi.
- Tom had the painting appraised by an expert before he bought it.
Hiçbir şey zamandan daha değerli değildir fakat hiçbir şey daha az değerli değildir.
- Nothing is more valuable than time, but nothing is less valued.
Sami kendini yeterince değerli hissetmedi.
- Sami didn't feel valued enough.
Mary ahlaki değerlerini reddetti ve bir hiççi oldu.
- Mary renounced her moral values and became a nihilist.
Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.
- Tom and I don't share the same values.
Tom ve ben aynı değerleri paylaşmayız.
- Tom and I don't share the same values.
Tom'un ahlaki değerleri yok.
- Tom has no moral values.