تعريف delusion في الإنجليزية التركية القاموس.
- {i} yanılgı
- (Pisikoloji, Ruhbilim) hezeyan
- sanrı
Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.
- Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
Sanrı kısa ömürlüdür ama pişmanlık uzun bir zaman sürer.
- Delusion is short-lived, but remorse lasts a long time.
- aldanma
Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
- When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- çılgınlık
- yanılma
- (Pisikoloji, Ruhbilim) sabuklama
- {i} hayal
Tom Mary'nin hayal dünyasında yaşayan olduğunu söyledi.
- Tom said that Mary was delusional.
Tom tamamen hayal görüyor.
- Tom is completely delusional.
- kandırma
- kuruntu
Tom kuruntulu ve tehlikelidir.
- Tom is delusional and dangerous.
Tom kuruntusal olduğumu söylüyor.
- Tom says I'm delusional.
- yanlış inanç
- hile
- saplantı
- aldatma
- Hile, oyun
- Sanrı, hezeyan, bir çeşit delilik hali
- Hayal, hülya, vehim, kuruntu
- {i} ruhb. sabuklama
- (Askeri) Hile, hayal, vehim, bir çeşit delilik
- {i} vesvese
- Iabor under a delusion bir durumu yanlış anlayarak hareket etmek
- {i} düş
Tom, yabancıların onun düşüncelerini duyabileceği sanrısından muzdaripti. Bu tabii ki saçmalık.
- Tom suffered from the delusion that strangers could hear his thoughts. Of course that's nonsense.
Çocukken ,ölürsem dünyanın hemen ortadan kaybolacağını düşündüm.Ne çocukça bir aldanma!Ben sadece dünyanın bensiz devam edip var olacağını kabullenemiyordum.
- When I was a kid, I thought that if I died the world would just disappear. What a childish delusion! I just couldn't accept that the world could continue to exist without me.
- hayali
- delusory aldatıcı
- (Tıp) Bir çeşit delilik, yanılsama, delüzyon
- hayale dayanan
- bir çeşit delilik
- asılsız
- (Biyoloji) delüzyon
- hulya
- saplantı/aldanma/aldatma
- delilik
- aldan
- delusion of grandeur
- (Pisikoloji, Ruhbilim) büyüklük
- delusion of assistance
- (Pisikoloji, Ruhbilim) yardım kuruntusu
- delusion of being controlled
- (Pisikoloji, Ruhbilim) kontrol edilme kuruntusu
- delusion of control
- (Pisikoloji, Ruhbilim) denetim sanrısı
- delusion of jealousy
- (Pisikoloji, Ruhbilim) kıskançlık sanrısı
- delusion of persecution
- (Pisikoloji, Ruhbilim) zulüm kuruntusu
- delusion of persecution
- (Pisikoloji, Ruhbilim) kötülük görme sanrısı
- delusion of poverty
- (Pisikoloji, Ruhbilim) yoksulluk kuruntusu
- delusion of reference
- (Pisikoloji, Ruhbilim) referans kuruntusu
- delusion of reference
- (Pisikoloji, Ruhbilim) aktarım sanrısı
- capgras delusion
- Capgras kuruntu
- delusion of
- vehmi
- delusional
- Kuruntulu, vesveseli, hayâli, sanrı ve yanılgı dolu
- delusional
- Sanrılı
- self delusion
- Kendi kuruntu
- absurd delusion
- (Pisikoloji, Ruhbilim) anlamsız sanrı
- bizarre delusion
- (Pisikoloji, Ruhbilim) tuhaf kuruntu
- expansive delusion
- (Pisikoloji, Ruhbilim) taşkınlık kuruntusu